Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, asgari ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük iyilik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir şekilde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah seviyesini yükseltmek” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü 24'üncü Devlet Başkanları Zirvesi'ne katıldığı Kazakistan'dan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon, piyasa beklentilerinin altında gelirken bir yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Yıllık enflasyon da 8 ayın ardından ilk kez geriledi. Bu tablo, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan ekonomi programının öngördüğü dezenflasyon sürecinin öngörülen tarihte başladığına işaret ediyor. Hem ekonomi programının devamı hem enflasyonun bundan sonraki süreçte nasıl ilerleyeceği konusunda neler söylersiniz? Temmuz ve ağustos ayı enflasyon rakamlarına göre para politikasında yeni adım atılabilir mi?" sorusu üzerine, geçen sene dezenflasyona geçiş için bir süre öngördüklerini hatırlattı.
Geçen sene deprem etkisiyle olağanüstü koşullarla karşı karşıya kalındığını dile getiren Erdoğan, "Para politikasının etkili olması zaman alıyor. Maliye politikasında ilave çaba gerekiyordu. Biz o nedenle 'Dezenflasyon Mayıs 2024'ten sonra başlayacak.' dedik. Nitekim haziran ayında yıllık bazda enflasyonda düşüş başladı ama temmuzda yani 60'lı rakamlar diyorum ama öngörmek mümkün değil. Muhtemelen düşük 60'lı rakam olacak. Ağustosta yine düşük 50'li bir rakam olacak. Ve muhtemelen büyük ihtimalle eylül enflasyonu açıklandığında 50'nin bir tık altı olabilir. Bizim öngördüğümüz politika bu çerçevede." değerlendirmesinde bulundu.
Geçen yıl çok ciddi bir cari açık problemi bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bu sene artık cari açığın problem olmaktan çıktığını bildirdi ve "Milli gelire oran olarak yüzde 6'lardan neredeyse bu sene muhtemelen yüzde 2 civarına düşecek." dedi.
Merkez Bankası rezervleri konusunda da çok önemli mesafe kat ettiklerini belirten Erdoğan, "Brüt rezervimiz yaklaşık 145 milyar dolar. Ve swap hariç rezervlerimiz 10 milyarın üzerine çıktı. Mart seçiminden bu yana swap hariç net rezervlerdeki iyileşme neredeyse 80 milyar dolar civarı." ifadesini kullandı.
“En adaletsiz vergi enflasyon”
Erdoğan, "eşi benzeri kolay görülmeyen bir iyileşme, bir güven bulunduğunu, dolayısıyla dış dengenin bir endişe kaynağı olmaktan çıktığını" ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ülkemizin risk primi kendisine benzer ülkelere oranla 10 kat daha hızlı düşüyor. Bugün itibariyle 263 baz puan civarında. Türkiye'nin son 3 aydır, yerel seçimlerden sonra bizim 2 yıllık tahvil faiz oranlarımız 1000 baz puan düştü. Özellikle bu son enflasyon rakamlarından sonra faizler düşmeye başladı. Dün hem 2 yıllık hem 5 yıllık hem 10 yıllık bütün faizlerimiz düştü. Yine bizim yurt dışına ihraç ettiğimiz tahvil faizleri 50 baz puan düştü son yerel seçimden sonra. Yani risk primi düşüyor, faizler düşüyor ve gerçekten notumuz artıyor, cari açık daralıyor, bütçede de dengeyi iyileştiriyoruz. Dolayısıyla biraz sabra ihtiyacımız var. Enflasyonda düşüş daha yeni başladı. Hızlanarak devam edecek. Biz inanıyoruz. Bu hedefler başlangıçta iddialı göründü ama hedefleri başaracağımıza gerçekten samimi bir şekilde inanıyoruz. Programımız çalışıyor.
Başlangıçta 'Program yok' dediler, sonra 'Bu program çalışmaz' dediler, sonra 'Para geliyor ama bu sıcak para' dediler. Sürekli bir kulp, bir hata üzerinde yoğunlaşıyorlar. Tabii ki sorunlarımız var ama bu sorunları çözecek güçlü bir siyasi irade var. En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, asgari ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük iyilik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir şekilde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah seviyesini yükseltmek. İnşallah son çeyreğe bu işi çözüme kavuşturmuş olarak Allah'ın izniyle gireceğiz."
Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, "3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye'nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Zirve boyunca bazı üye ve davetli ülke liderleriyle ikili görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, bu kapsamda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaagiin Khurelsukh, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile ikili görüşmeler yaptığını söyledi.
Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile üçlü formatta toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, diğer liderlerle de ayaküstü görüşmeler yaptığını kaydetti.
"Arabuluculuk konusunu ele aldık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, NATO içinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile açık ve olumlu ilişki yürüten tek lider olduğu, bu ilişki sayesinde başta tahıl krizi olmak üzere birçok sorunda önemli adımlar atılabildiği belirtilerek, "Dolayısıyla dünyanın gözü Astana'da Putin ile yaptığınız görüşmedeydi. Görüşme sonrası Ukrayna konusunda 'Adil bir barış mümkün' dediniz. Sizce barış konusunda umut verici adımlar gelecek mi? Rusya ile işbirliğine dair güçlü mesajlar verdiniz. Nasıl bir süreç bekliyorsunuz? Rusya'nın Türkiye'den beklentileri neler? Ukrayna konusunda Putin, tansiyonu yükseltmeyi mi yoksa düşürmeyi mi planlıyor? Nasıl bir izlenim edindiniz?" soruları yöneltildi.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini belirtti.
Bu görüşmelerde "Arabuluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar tesiri olabilir?" konularını ele alma imkanı bulduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı'ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, 'Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum' yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin'in Avrupa'ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya'yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa'ya ve Batı'ya olumsuz bakıyor. 'Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek' diyor. Afrika ile ilgili ise 'Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum' yaklaşımı içindeler. Türkiye'yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında 'Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?' bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru'nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum."
Savaşın ne Rusya'ya ne Ukrayna'ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının "kan ve ölüm tüccarları" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız." dedi.
"Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir"
"Türkiye-Rusya-Suriye ve İran dörtlü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda 'Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok' demiştiniz. Görünürde Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." diye konuştu.
"Belki biraz zaman alır"
"Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı? sürece dair ne söylersiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya'nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır." (HT)